Yakın tarihimize şöyle bir bakalım; Suriye’de başlayan iç savaş sonrası Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolünden çıkan bölgelerde DAİŞ bu bölgelere hakim olmaya çalıştı. Sıra Kürt bölgesine (Rojava) gelince karşısında YPG’yi buldu. Bu iki örgüt birbirleri ile savaşmaya başladı. Kuzey ve Doğu Kürdistan bölgesinde süren çatışmalar Kobani’ye kadar geldi. DAİŞ Kobani’ye dayandığında buradaki YPG ve YPJ güçleri direnişe geçti tam bir göğüs göğüse mücadele başlamıştı. DAİŞ sivil halkı katlederken Kobani halkına yardım için Peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobani’ye ulaşması gerekiyordu. Burada sivil katliamlar oluyor tüm dünya sessiz kalıyordu hatta bazıları; “Kobani düştü düşecek!” Demeyi ihmal etmiyordu! Türkiye de yaşayan Kürt halkı Peşmergeler için Türkiye’de koridor açılması gerektiğini adeta haykırıyordu ama kimse kulak asmıyordu. Ta ki Selahattin Demirtaş’ın partisi adına halka çağrı yapmasına dek. Kürt halkı bu çağrı sonrası sokağa indi ve ortalık karıştı. İki gün süren gösterilerde maalesef 39 vatandaşımız da hayatını kaybetti. O dönemlerde Dolmabahçe’de Oslo görüşmeleri de yapılıyordu. Yani çözüm süreci içerisindeydik. İktidar aldığı bir karar ile Peşmergelere koridor açıldı, gösteriler son buldu Kobani DAİŞ’ten temizlendi. Her şey normale döndü Oslo görüşmeleri devam etti ve normalleşme 1.5 yıl sürdü. Ardından çözüm süreci bozuldu. Görevlendirilen bir Savcı 6-8 Ekim Kobani eylemleri ile ilgini soruşturma başlattı. Demirtaş, HDP Milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 118 kişi hakkında soruşturma başlattı. Demirtaş, bazı Milletvekili ve parti yöneticileri tutuklandı. Tutuklananlar arasında Batman Milletvekili Ayla Akat da yer alıyordu. Son olarak karar duruşmasında Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verildi, bazı tahliyeler oldu ve Kobani yeniden gündeme geldi. Kobani soruşturması, tutuklanalar elbette ki daha önce yazılmış bir senaryonun parçasıydı. Dikkat ederseniz soruşturmayı yürüten Savcı şu aralar Sinan Ateş suikastinin koordinasyon Savcısı. Tüm bunlarla birlikte bir de Demirtaş’ın Cezaevinde iken yaptığı açıklama var. -“Bana komplo yaptılar, partim, iktidar, Kandil üçgeninde beni kurban seçtiler!” Evet Demirtaş maalesef bir kurbandı, kimileri rakip görüyordu kimileri de kendisine bir engel. Bu nedenler birleşince Cezaevi süreci kaçınılmaz olmuştu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “beni aday gösterin” diyen Demirtaş partisi tarafından aday gösterilmeyince zaten gözden çıkarılmıştı. Her partide olduğu gibi, HDP devamı, Yeşil Sol ve devamı DEM Partide de varlık savaşı, cambazlık ve bir takım hesaplar yapılmıyor değil. Partiler gerektiğinde kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Demirtaş gibi bir adam eğer 8 yıldır Cezaevinde yatıyorsa ve 42 yıllık cezası onaylanıyorsa bu ülkede siyaset yapmak haramdır. Demirtaş “hesap soracağım” diyor ama siyaset gerçekten vefasızdır. Demirtaş yıllarca barış ve kardeşlik için mücadele verdi ancak herkes ona sırt çevirdi. Demirtaş bu vefasızlığı kesinlikle hak etmiyordu ama siyaset bu işte; dün seni omuzlara alan halk bugün seni umursamayabiliyor! Maalesef gerçeğimiz bu… Bence Kobani şimdi düşmüştür..!