Asrın en büyük felaketi yaşanırken işi ticarete döken bir hayır kuruluşumuz vardı. Bu kuruluşumuz insanların en zor gününde çadır satarak dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Tüm dünya bu olayı yadırgarken bizimkiler Kınık efendide direttiler. Ne var bu adam da ben de anlamadım. Yurt dışına para aktarmada paravan olarak kullanılan Kızılay’ı suç aparatı yaparak büyük başarı elde eden Kınık efendiyi görevden alamıyorsanız o zaman devlet övünç madalyası verin! Bu adamı görevden almaya gücünüz yetmiyorsa diyecek bir şeyimiz yok. Başkanlık sisteminin buna gücü yetmiyorsa bu sistemde bir yanlış var demektir. Koskocaman hükümet bir Kınık için halkı karşısına alabiliyorsa diyecek bir şeyimiz yok. Bundan böyle dolacak sonuçlara da katlanmaya şimdiden alışmalı. Son günlerde Kızılay’ın kan stoklarının tükendiği tehlike sinyali verdi utanmadan kamuoyuna duyuruldu. Vatandaştan aldığın kanı eğer para ile özel hastanelere satarsan ve halktan topladığınız yardım paraları ile çadır yapıp depremzedelere para karşılığında satarsanız kusura bakmayın kimse size kanını vermez. Kusura bakmayın ama Kızılay Başkanı Kınık’ın bu pişkinliği, işi ticarete dökmeleri ve yurt dışına para kaçırması kanıma dokunuyor (!) Kanıma dokunan diğer bir mevzu da Kınık efendinin 12 yerden maaş alması bunca şeyler yazıldı çizildi kimse çıkıp “hayır tek maaş alıyor” demedi yani 12 yerden maaş alması doğru. Bu herif ne bulunmaz hint kumaşıdır ki herkesten çok maaş alıyor? Böyle bir adaletsizlik ve böyle bir rahatlık ben hayatımda görmedim. Geçenlerde Manisa Kızılay yönetimi yaşanan bu rahatlık karşısında rahatsız olunca biraz da vicdanları el vermeyince istifayı basmışlar. Bravo Manisa yönetimine… Darısı diğer İl yönetimlerine. Bazan şu Atatürk Parkında ki seyyar kan bankası ile BATSO binasının altındaki Kızılay şubesine baktığımda kimseciklerin olmadığını görüyorum. Daha önce millet kan vermek için sıra bekliyordu, şimdilerde ise sinek avlıyor? İşte böyle arkadaşlar; “Ne ekersen onu biçersin” Kızılay gibi herkesin gözü gibi baktığı bir kurumu böylesi bir hale getirmek doğrusu yüreğimizi derinden yaralıyor. Ülkemiz tüm bunları hak ediyor mu etmiyor mu bilmiyorum ama bu olumsuzlukların mutlaka bir sonucu olacaktır. “Hamama giren terler” misali tüm bunların bir faturası olacak. Bu fatıra nasıl ödenecek? Bilmiyorum ama 15 Mayıs sabahı halk bir karar vermiş olacak; “Ya bu deveyi güdeceğiz ya da bu diyardan gideceğiz.”