BİREY VE TOPLUM

İyi bir yaşamın sırrı ötekinin hakkına hukukuna saygı duymakla başlar, öncelikle bunu günlük yaşam rutinine baktığımızda doğadan, hayvandan, insandan ve kendimizden ne kadar da uzaklaştığımızın yaşamı yaşama şekliye apaçık görmekteyiz.
İyi bir yaşam öncelikle bireyde başlar, daha sonra aile, daha sonra toplumsal yapı ve yönetim şekillerinin iyi bir sistem içerisinde ahenkle çalışmasıyla doğru orantılıdır.
Bireye yapılan yatırım dolaylı olarak tüm kesimleri etkilemektedir, ışığı mutlak ötekinin de yolunu aydınlatmaktadır.
Ortadoğu toplumlarında ise önemli bir detayı göz ardı etmemek lazım, dinlerin yoğun yaşandığı yerlerde ve feodal yapıların hala etkisinin fazla olduğu bu yerlerde lider ve yönetici pozisyonunda olan insanlar rol model olarak kabul görür ve toplum üzerinde etkinliği çokça fazladır.
Toplumun bu yumuşak karnının farkına varan kötü niyetli insanlar halkın dini ve ırki duygularını sömürerek onun üstünde uzun vadede hegemonya kurar.
Gözlerine mil çekilmiş insanlara cehennemi cennetmiş gibi göstererek toplum adeta hipnoz edilmiş, bu durumu tersine çevirmenin yolu bireye yapılan yatırımdır, sürüden ayrılan kişiler daha sonra diğerlerini de etkilemeyi başaracaktır.
Bir toplumun hemen değişmesini beklemek ütopyadan başka bir şey değildir zaman ve emek gerektirir, kısa zamanlarda değil bu bazen iki yüz yıldan da fazla sürebilir.
Geçiş sürecinde olduğumuzdan bahsedebiliriz kimi çıkar odakları tarafından bu süreç geç işlemesi sağlanacak ve bu yol baltalanmaya çalışılacaktır da yalnız yavaşta olsa süreç işleyecektir.
Türkiye de yaşayan Kürtler ise yaşadıkları coğrafya itibariyle diğer bölgelere nazaran toplumsal yaşayış biçimlerini hala büyük ölçüde korumaktadır, bunlara örnek verirsek taziyeler hala yoğun katılımlarla sürmekte, düğünler hala yüzlerce insan katılımıyla sürmekte, bayramlar ve dini vecibeler yaşamda önemli yer tutmaktadır.  Söz ettiğimiz bu durumlar toplumsal yapının hala çökmediğinin en büyük kanıtıdır.
Toplumsal dinamikler bazen değişimin önündeki en büyük engellerdir, yıllarca süre gelen bir ritüeli değiştirmek ve yerine yeni bir şeyler koymak kolay değildir, olumlu bir başka tarafı da etrafta olan biten olaylar karşısında birleştirici harç görevini de gören bir özelliği de sahiptir.
Kürtler yaşadıkları coğrafyanın jeopolitik konumu itibariyle bir geçiş güzergahında yaşadıkları söylenebilir, bu durum yeni insanlar ve yeni kültürleri tanıma yolunu da beraberinde getirmiştir.  Süregelen bu kodlar bireylerin hayata bakış acısına fazlasıyla yansımıştır.
Günümüzde oluşan siyasi oluşumlarda Kürtlerin farklı bir çok düşünceyi içinde barındırdığını ve bundan hoşnut olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu durum alt ve üst yapının etkileşim içerisinde olduğunu da bize fazlasıyla hissettiriyor.
Bu sosyal yaşam başka toplumlarla uyumlu ve çabuk entegre olabilen hoş görülü bir izlenim bırakmak ile beraber dünyada oluşabilecek herhangi bir kelebek etkisinde ise rol alabilen bir misyonda kazandırmıştır.