İNSAN ARIYORUM İNSAN
İNSAN ARIYORUM İNSAN
Kıvanç Apaydın
-İNSAN ARIYORUM İNSAN
Ülkenin durumuyla ilgili bir şeyler söylemek maalesef çok güç, hangi birini yazsan öbürünün hatırı kalır…
Yazmak bir şeyleri değiştir mi? Diyorsunuzdur belki… Şimdi değiştirmese de uzun ve kısa vadede olumlu etkiler yaratacak ve asıl sarrafını mutlak bulacaktır. Tarih bunun en büyük kanıtıdır, yalnız bir kere şu kalemi eline aldın mı, yazmadan edemiyor insan… Beynin orgazmı gibi bir şey, kayıtsız kalamıyorsun.
Bu felaket toplumu sarstığı kadar bazı alçakları da etkilemediği malum ortada… Çıkar devşiren ve devşirmeye de devam eden cenahlar var.
Biraz bir şeyler okumuş, tarihi incelemiş insanlar, böyle doğal olaylarda sürecin tüm yönlerini ön görebilmektedir.
Tüm dünyayı etkileyen COVİD güncelliğretini koruyor zaten, üstelik bir felaket bitti derken diğerlerine kucak açmaya başlıyoruz. Bakalım bahtımıza ne çıkacak daha neler göreceğiz.
Salgın hastalıklar, işçi ölümleri, orman yangınları, seller, depremler, maalesef evimizin bir neferi haline geldiler. Bu kaderciliği red etmeli, bilim düzleminde gerçekleşecek bir dizi önlemler almalıyız.
Görünür olmak ile birlikte ve önemli detaylardan bir tanesi de ilkel toplumlar kendini tüm zamanlar da tekrar eder.
Yalnız gözleri gören ve kulakları işiten toplumlar iyi bir yaşam inşa edebilir.
Albert Camus veba kitabın da ‘’Bir ülkeyi tanımanın en bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, nasıl sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır.”
Tüm hakikat bu cümlede yer edinmiş.
Farklı ideolojilere ait halkımızın, acıda birleşmesi sevindirici olduğu kadar üzücüde olmuştur, aynı refleksi neden normal günlerde göstermiyoruz? Oysa diyalog kanalların istişarenin ve eleştirinin olduğu zeminlerde birleşmek halkın yararına olacaktır.
Halkımız hala sofra bezini sokakta yürüyen insanlar üzerine silkeler, yaya yoluna park eder, hastane sırasına bile tanıdık araya koyup yer ayarlamaya çalışır, yere tükürür, yolda yürüyen biraz farklı giyinmiş kadınlara laf atar, gecenin geç saatinde yüksek sesle konuşup komşusunu rahatsız eder, daha sarı ışık yanmamıştır arkadan korna çalar hemen hareket etmen için, izmaritle özdeşleşmiş sokaklarımız oldu, kahvehaneler doldu taştı, masalar caddelere kadar çıkartılır koro halinde gelen gidenin röntgeni çekilir, çok az bir kısmını anlatmış bulunduk. Tümünü yazmaya kalksak olay gazetesi tüm sayfalarını bize ayırması gerekecektir.
Hiç insan sabah o eşsiz uykusundan uyandığında ve aynanın karşısında yüzünü yıkadığında kendisinden irkilir mi? İrkilmeli! Eğer yukardaki davranışlara sahipse kendi yüzüne tükürebilmelidir!
Mücadele ve cihat içinde bulunacağımız tek bir şey vardır oda kendimizdir sen kendini düzeltirsen ışığın başkalarına da yansır.
Kurtuluşa erecekler ancak ve ancak kendisiyle yüzleşenler olacaktır.
Sözlerime büyük şairimiz Abdürrahim Rahmi Zapsu’nun adeta bizi nakşettiği enfes şiiriyle son vermek istiyorum.