16 Şubat 2023 - Perşembe

SARSILAN ZİHİNLER

SARSILAN ZİHİNLER

Yazar - Kıvanç Apaydın
Okuma Süresi: 3 dk.
Kıvanç Apaydın

Kıvanç Apaydın

-
Takip EtGoogle News

Yaşamın başlangıç noktasından beri doğa ve insan etkileşim halindedir.

Örgütsüz insan ve doğayla olan zorunlu birliktelik (seller, kıtlık, depremler, yangınlar, salgın hastalıklar)  gibi doğal olayları sonucu kanlı sonuçlanmış ve yaşamı işlevsiz bir yöne doğru evirtmiştir.

Canlılığı tarihsel devinimini incelediğimizde DOĞA aslında ismi gibi doğal davranmakla beraber yapısallığından ve karakteristik özelliğinden ötürü ÖZÜNÜ yaşamaktadır.

İnsan huzurlu ve konforlu bir yaşam sürebilmesi için doğal olaylar realitesiyle yüzleşebilmesi mutlaktır.

Aklı ve bilimi rehber edinmiş ve kılcal damarlarına kadar içselleştirmiş toplumlar, oluşabilecek doğal afetlerin felaketle sonuçlanmasının etkilerini teknolojinin üstün gücü sayesinde minimum seviyeye düşürmeyi başarmıştır.

Uyuyan toplumlar büyük felaketler karşısında zayıf yapılarından ve gelişmemiş zihinlerinden ötürü teolojik düşüncelere sarılır ve felaketin asıl kaynağını tanrısallık olduğunu iddia eder.

Bu düşünce sistematiği Ortadoğu toplumlarına özgü nitelik taşımakla beraber mitolojiden de beslendiğini kaynaklar bize göstermektedir.

Zihne örülen bu zehirli ağlar insanın bireysel ve toplumsal yaşamındaki hareket mekanizmasının sağlıklı işlemesini engellemekle beraber, felç etkisi yarattığını da gözler önüne sermektedir.

Türkiye toplumunun yapısal harcına baktığımızda içerisinde (BİLİM, SANAT, KİTAP, HAK, HUKUK TEKNOLOJİ ) gibi olmazsa olmaz değerleri mercek ve büyüteç yardımıyla da emaresine rastlayamamaktayız.

Bilimsel düşünmeyi terk eden Türkiye toplumu kendi suretinden bir devlet bir hükümet ve bir muhalefet yaratmıştır.

Aklın terk ettiği çölleşmiş zihin insanca yaşamı yaratamamış ve alternatif oluşturamamıştır.  100 yıllık tarihi boyunca huzurlu geçirdiği hiçbir dönemi oluşmamış, yoksulluk,  açlık,  siyasi çatışmalar,  seller, yangınlar, depremler halkla bütünleşmiş ve normalize edilmiştir.

Her kurumuna ve toplumsal hayatına veba gibi bulaşmış olan cehalet yani  (niteliksiz insan) tüm yaşamı ve sistem çarklarını tıkamaktadır.

Hayat hiçbir şeyi altın tepside sunmayacaktır, iyi toplumlar kendiliğinden oluşmayacaktır, bir içsel hesaplaşma ve yaşanılanlardan büyük dersler çıkarmayı gerektirecektir.

Türkiye koşullarında sabah uyanıp yürüyebilmek bile artık büyük bir başarıdır.

Sözlerime Büyük filozof NIETZSCHE’nin şu cümlesiyle son vermek istiyorum: “Yakmak istemelisin kendini, kendi alevinde;  nasıl yeni olabilirsin önce kül haline gelmeden.”

#
Yorumlar (10)
A.
17.02.2023 20:25
Eleştirmek istediğiniz Türkiye yönetimi mi yoksa toplumun tanrı ile olan bağlantısı mı, öncelikle buna karar verin bence.
A.
17.02.2023 20:23
Durumun tanrısallığa bağlandığı tek taraf var ise oda felaketler sonrası toplumun manevi sığınaklarının elbette Tanrı olmasıdır. Sizin sığınağınız tabletler,feylesoflar olabilir. Bir başkasının tanrı olması zihinlerini felce uğratmaz.
A.
17.02.2023 20:19
Benim kafamda herhangi bir soru işareti yok. Bu konuda müsterih olunuz. Her felaketin bilimsel açıklamaları mevcuttur bu konuda hemfikiriz.
K
17.02.2023 15:00
merhabalar öncelikle yorumlarınız değerlidir eleştirdiğiniz durumla ilgili size bütün dünyada bilimsel olarak kabul edilen ve hala tabletlerle müzelerde bulunan eserleri sunmak isteriz . böylelikle kafanızda oluşan soru işaretleri berraklaşır
A.
16.02.2023 20:53
Asıl eleştiri ‘felaketlerin yönetenlerin eksiliği olduğu düşüncesi’ iken yazar, toplumun tanrıya sığınmasını zehirli ağlar olarak eleştirmekten de geri kalmamıştır.
A.
16.02.2023 20:53
Toplumların inançları ile felaketlerin korkunç sonuçları arasında kurulan bu bağlantı tamamen yazı sahibinin dini düşüncelerini yansıtmaktadır.
A.
16.02.2023 20:53
Akıl ve bilimin yaşam içerisinde yaşanan felaketlerde yadsınamaz olumlu etkileri mevcuttur fakat felaketlerin ‘’tanrısal olduğu”ve buna çoğunlukla Ortadoğu insanın sığındığı iddiası açıkça belirtilen toplumu aşağılamak istemekten öteye gitmemiştir.
A.
16.02.2023 20:52
Asıl eleştiri ‘felaketlerin yönetenlerin eksiliği olduğu düşüncesi’ iken yazar, toplumun tanrıya sığınmasını zehirli ağlar olarak eleştirmekten de geri kalmamıştır.
A.
16.02.2023 20:42
Toplumların inançları ile felaketlerin korkunç sonuçları arasında kurulan bu bağlantı tamamen yazı sahibinin dini düşüncelerini yansıtmaktadır.
A.
16.02.2023 20:36
Akıl ve bilimin yaşam içerisinde yaşanan felaketlerde yadsınamaz olumlu etkileri mevcuttur fakat felaketlerin ‘’tanrısal olduğu”ve buna çoğunlukla Ortadoğu insanın sığındığı iddiası açıkça belirtilen toplumu aşağılamak istemekten öteye gitmemiştir.
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.