Hakikatten kaçış
Hakikatten kaçış
Kıvanç Apaydın
-İnsanın duyarlılık ve farkındalık seviyesi biraz geliştikten sonra etrafta olan bitenler onu çok incitmeye rahatsız etmeye başlar. Elinden bir şeylerin gelmemesi, değişim yaratamaması onu daha da kahreden bir noktaya getirdiğini söyleyebiliriz, birkaç sonuçtan bahsetmek istiyorum, daha sonra köklerinden de kısmen ele alacağız.
Her yıl düzenli olarak bir ritüele dönüşen İsrail ve Filistin çatışmaları artık rahatsız edici boyutlara ulaştı, bu dünyada herkese yetecek kadar toprak var ve bu dünyada çok kısa süreliğine varız, bunu unutup yaşamı bunca yaşanmaz hale getirmek geçici bir hırstan başka bir şey değildir.
Türkiye medyası ve insanının iki yüzlü yaklaşımı sadece kendini kandırmaktan öteye geçmeyecektir, bu toplumda yaşamayan ve bu ülkeyi tanımayanlar vah vah ne kadarda dünyadaki haksız hukuksuzluğa duyarlı bir ülke sanacak, oysa ana akım medyada sadece toplumuna anestezi uygulayan resmi ideoloji ötesine geçmemektedir.
Öncelikle aynayı kendinize tutun, kendi toplumuma ve farklı etnik toplumların yaşam seviyesini hangi evreye taşıdım!?
Hitlerin propaganda politikalarında şöyle bir detay vardı; “Herhangi bir şeyi sürekli söylerseniz, toplum bir süre sonra onun doğru olduğuna inanır.”
Türkiye de hakikatten bir kaçış var, bu politika hayatın tüm evrelerinde canlılığını devam ettiriyor, yaşamayı becerememesin de ki asıl sebep tamda budur, bizim doğruları öğrenmemize ve yaşamamıza engel olan birilerinin kurduğu sistem içerisinde yaşamaya çalışıyoruz, buna yaşamak denirse tabi.
Bu çarktan ağır yaralı olarak çıkabiliriz ancak ve daha sonra kendimiz yaralarımızı iyileştirmenin çabasına girdikten sonra insan olmanın ilk adımlarını atabiliriz.