SAÇMALAMA HAKKI
SAÇMALAMA HAKKI
Kıvanç Apaydın
-
Yaşam standartlarının yükselmesiyle beraber, paralel olarak insan huzur ve refahının ve toplumun ahlak standartlarının da yükseleceği gibi bir yanılgı içerisine kapıldık iki binli yılların başlarında…
Üretenler ve tüketenler sınıfı olarak da bariz bir ayırım yapabiliriz. Batı toplumlar şuan Ortadoğu da kullanılan A’dan Z’ye her şeyin üreticisi, tüketen toplumda Ortadoğu Türkiye’de onlardan bir tanesi.. Üreticiler haliyle belli bir çalışmadan sonra bir şeyler var edebildi yani düşünmek ve emeğin doğru birleşiminden kaynaklı ortaya ciddi bir sonuç ortaya çıktı.
Hazırcılığa alışan tüketici toplumu ise mevcut batı menşeli gelişim, Ortadoğu’da tembelliği hat safhaya çıkarmak ile kalmadı beraberinde ahlaki yozlaşmayı da artırdı. Hareket halinde olan tüm evrene gözlerini kapatıp kayıtsız kalan toplum, kendine tıpatıp benzeyen yöneticiler sınıfını da oluşturarak, hem kendini hem de oluşturdukları sistemin memelerini emerek kuruttu...
Tarihten öç almaya çalışan bu nesil yetiştirdiği çocuklara yaklaşımı kaş yaparken göz çıkarmak oldu. Ben sevilmedim diyerek çok seven, bana bir şey alınmadı denerek çok şey alan, ben konuşturulmadım denerek ağzına geleni söyleten, ben giymedim deyip teşhirciliği öne çıkaran, sakat ebeveynler, kör bir bilinçle, iyiyi inşa etme çabası, piçleştirme ve puçleştirme ile noktayı koydu..
Ahlaki yozlaşmanın temelinde, sorgulamadan devir alınan kültürel tüm kaide ve kurallar vardır. Böyle bir kabulleniş düşünme mekanizmasının önüne bir set bir bariyer koyar. Çünkü sorgusuz kabulleniş düşünmenin gerekli olmadığını da beyne hissettirir, söylenen her şey söylenmiştir, düşünce yapısı itaat kültürünün de devamıdır aynı zamanda ...
Oysa her şey tekrar söylenebilir, her şey üstünde tekrar düşünülmeyi gerektirebilir, herkesin kabul ettiği ve sorgulamadığı bin yıllık normlar tekrar cesurca açılıp bakılabilir...
Bu söz ettiklerimiz özgür düşünmenin ilk adımları ilk temelleri ötesinde ve yeni dünya düzeninde bunun üstüne çok şey eklendi. Insan kabına sığmadı ve iyi ki de sığmadı. yapay zekanın ve teknolojinin doğumuna şahit oluyoruz ve bu çok heyecan verici, belki de bebeklik dönemini de göreceğiz ve bizden sonrakiler büyüme ve olgunlaşma evresinde olacakları için çok şanslı olabileceklerini düşünüyorum.
Uzayda yaşamın başlaması, robotların günlük hayatta rol alması, beyinle iletişimin doğrudan sağlanması, insan organlarının artık yapılabilmesi, olmayan uzuvların yerine yenilerinin konulabilmesi gibi gelişmeler, insanı içini kıpır kıpır ediyor. Kimisi de ürküyor korkuyor, doğu toplumları özellikle sabit ve değişmez fikirli oldukları için, yeni şeyler karşısında korkak ve senaristtirler...
Ödleri kopanlar var tabi yalnız sizin aklınız neredeydi şimdiye kadar koyun gibi güttünüz toplumlarınızı gerçi biraz fıtratta vardı zaten. yalnız iş işten en azından Türkiye için hala geçmedi, kıyısından köşesinden belki yakalayabilir, belki de yakalayamayacak. Yakalamama ihtimali çok daha yüksek gözüküyor. Çünkü bunun için hiçbir şey yapılmıyor aksine bu alanlarda hizmet vermesi beklenen eğitim kurumları gün gittikçe liyakati bırakıp, beyni felç eden öğretim sistemiyle beyinlerin içine sidik enjekte etmeye devam ediliyor.
Bir örnek verelim asgari düzeyde bir şempazenin yapabileceği bir şeyi artık çocuklar yapamıyor, okuduğunu anlama noktasında da sonlardayız dünya liginde. Evet doğru anladınız okuduğunu anlamıyor çocuklar ....